
"İnsan bedeni, insan ruhunun en iyi resmidir." --- Wittgenstein
Benim Yaklaşımım
Sen anlatıyorsun; ben dinliyor ve sorular soruyorum. Yaşantının, duygularının, düşüncelerinin içerisinde beraberce yol alıyoruz. Bazı temalar ve meseleler beliriyor: onlara odaklanıp yakından bakıyoruz, derinleşerek ilerliyoruz. Böylelikle sen kendini günden güne daha iyi anlıyorsun.
Değişim Prensibi
Ama biz yalnızca anlamak istemiyoruz: bazı şeyleri değiştirmek istiyoruz.
Aslında tüm anlama çabamız ve faaliyetimiz bu amaca yönelik.
Yani: birlikte yürüttüğümüz terapi sürecinin ve yaptığımız işin bir işlevi olmak zorunda.
En nihayetinde terapinin bir işe yaraması gerekiyor.
Psikoloğun yaptığı işin değeri ve başarısı da yalnızca burada yatar.
Benimle görüşüyorsun diye hayatında bir şeylerin daha farklı ilerlemesini istiyoruz.
Artık farklı hissetmeyi ve farklı düşünmeyi, farklı davranmayı öğrenmen biricik amacımız ve işimiz.
Dikkat et: görüşmemizden sonra iyi hissetmenden çok daha fazlasını istiyoruz.
Her şeyden önemlisi bu bize objektif bir kriter sunuyor: terapinin bir anlamı ve önemi var mı? Terapi sürecinin herhangi bir başarısı var mı?
Ne olup bittiğini bilmeden, ihtiyacın var diye boştan yere para ödemek istemiyorsun elbette.
Ama bunu nasıl anlayabilirsin?
İşte bu meseleyi değişim prensibi ile temelinden çözüyoruz.
Terapinin, görüşmelerimizin yaşamına herhangi bir etkisi, fonksiyonu-işlevi var mı?
Beraber yürüttüğümüz bu soruşturma ve anlama süreci sayesinde hayatında, hislerinde ve düşüncelerinde bir şeyler değişmeye başlıyor mu?
İşte amacımız ve ölçütümüz bu!
Danışanlara Tavsiyem
Danışanlara terapi ve danışmanlık sürecine özellikle başlarken nasıl yaklaşmaları gerektiğine dair bilgilendirici, yol gösterici tavsiyeler.
Psikoloji bir sağlık alanıdır ve bu alanda profesyonel yardım almak doğal insani bir durumdur.
Peki böyle bir yardıma ihtiyaç duyduğunuzu hissediyorsanız veya bir psikolog ile görüşmenin hayatınıza katkı sağlayacağını düşünüyorsanız bu sürece nasıl başlamalı ve yaklaşmalısınız?
Sağlıklı ve verimli bir terapi/danışmanlık süreci için en önemli etken danışan ile psikolog arasındaki uyumdur. Danışanın psikoloğa güvenmesi, onun kendisini anlayabilecek yetkinliğe ve samimi bir yaklaşıma sahip olduğunu bilmesi gerekir.
O halde size bu güveni ve uyumu sağlayacak bir psikoloğu tercih etmelisiniz.
Fakat doğru psikoloğu nasıl bulabilirsiniz? Elbette onu arayarak...
Bunun için her şeyden önce sürekli yapılan temel bir yaklaşım hatasından kurtulmanız şart. Bir psikolog ile görümeye başladınız diye onunla devam etmeniz gerekmez. Eğer bir şüpheniz varsa (örneğin "Acaba beni gerçekten anlıyor mu?") başka psikologlar ile görüşmeniz daha iyi olacaktır. Unutmayın: sürecin bu aşamasında henüz ruhunuz ve yaşamınız üzerinde gerçek bir çalışmaya başlamış değilsiniz. Bu çalışma için uygun koşulları oluşturduğunuz hazırlık aşamasındasınız.
Peki bir psikolog ile uzunca bir süredir görüşüyorsanız ne yapmalısınız?
Elbette bu durumda başka bir psikolog ile görüşme kararını daha dikkatlice almalısınız. Yine de psikoloğunuza veya aranızdaki uyuma dair içinizde devam eden bir rahatsızlık ve şüphe varsa o halde psikoloğunuzu 'arama' aşamasına tekrar geçmeniz gerekiyor olabilir. Çünkü maalesef psikoloğunuz sürecinizin yeterince verimli ilerlemediğini görmeye yatkın olmayabilir. Kabul etmemiz gerekir ki maddi kazanç, psikoloğun bu süreçteki rolünün geri planına dahildir.
Benim kendi danışanlarımdan beklediğim de tam olarak bu. Çünkü ancak böyle, terapi ve danışmanlık sürecinde birlikte yapacağımız çalışmaların bir anlamı ve etkisi olabilir. Zira bu, şahsen benimsediğim 'Değişim Prensibi' çerçevesinde mesleğime yaklaşımımın özünü oluşturur.
